KAPADOKYADA SOKAGA CIKAN SANAT: UVERCINKA SANAT KOLLEKTIFI

Hiç yorum yok
Kapadokya’da eski adı ile Babayan, simdilerdeki adı ile Ibrahimpasa’nın semtine uğrayanları şu günlerde hoş şeyler bekliyor. 
İnsanlar sokaklarda ansızın sanatla karşılaşabilecek artık. Köye, Babayan Evi’nden sonra, buna ek, buna destek, ve yeni bir ufuk açarak, yeni bir heyecan, ruh, kıpırtı gelmiş durumda. Ve ismi, Uvercinka Sanat Kahvesi (Uvercinka Arts and Letters Cafe).
Uvercinka’lardan aslında üçüncüsü bu mekan. Ilki Urgüp’ten 14 km uzaktaki dag köyü Akköy’de, bes sene kadar once sıfırdan baslayarak Nergis Canefe’nin yerel ustalarla çalısarak insa ettigi ve sanatçılara açtıgı, üç katlı Uvercinka Müze Ev. Ikinci Uvercinka, Kanada-Türkiye arasında mekik dokuyan tarihçi ve hukukçu, ve sanatçı Profesör Canefe’ye düsünce ve eylem arkadaslıgı etmeyi göze alan cesur Babayan’lı Resul Ozata Usta ile birlikte yaratıldı.  Bu ikinci Uvercinka, 100 metrekareye yayılmıs, içinde çalısma mekanı, terası ve galerisi bulunan, Uvercinka Sanat Galerisi. Bu ilk iki Uvercinka, Akköy’deler. Uçüncü Uvercinka, Babayan’da açıldı: Uvercinka Sanat Kahvesi. Ve dördüncü Uvercinka da Babayan’da olacak, Uvercinka Heykel Bahçesi. Bunun için su anda iki ortaktan, kanserle agır bir mücadele veren Canefe’nin iyilesmesini beklemekte Uvercinka Sanat Kollektifi.

Uvercinka, Cemal Süreyya’nın çok sevilen bir siirinden gelen bir isim. Cesarete, dimdik durmaya, güzelligin ruha yansımasına övgü siiri. Zamanında bütün bu bahsettigimiz mekanlarda çok da güvercin oldugundan, hele de yaban güvercinleri, bu mekanlara ayrıca uygun bir isim. Ama Uvercinka romantik bir düs degil. Uvercinkaların her biri, Kapadokya’da kamusal sanat (public art) yolunda atılan saglam adımların sembolü.

Ozellikle Babayan’daki Uvercinka Sanat Kahvesi, kamusal sanat (public art) denilen anlayışla/akımla ilgili ciddi bir oluşum. Çeşitli sanatçılar 'kamu', halk, toplum, kentliler, mahalle sakinleri için sanatla istigal ettigi, bunu paylastıgı, sergiledigi, yasadıgı ve yasattıgı bir mekan olarak düzenlenmis bir galeri burası. Köşe başında karşıya geçmek için bekleyenler, birden bembeyaz, ısıklar içinde, her yanı cam bir hayali dünya ile karsılasıyorlar. Babayanlılar, ve Babayan’a giren her ziyaretçi, gözlerini kapatarak geçemeyeceklerine göre bu sergide yer alan yapıtlar, olusum ve paylasımlarla, tanısacaklar, ve sanat onlarda yaşamayı sürdürecek.

Kamusal sanat, yaklaşık son 30 yıldır yaygın olarak kullanılan bir sanatsal üretim alanı. Özellikle 1970'li yıllarda belli bir yaygınlık kazandı. 1970'ler dünyanın her yerinde siyasal bilincin, tavrın, atılımın, etkinliğin doruğa çıktığı bir dönemdi. Kamusal sanatın anlamını ve mantığını kabaca açıklamaya yeltenirsek, toplum, kitle için yapılan ve insanlarla paylasılmak, gündelik hayatına yayılmak, sehrin, mahallenin dogal dokusuna dahil olmak üzere yaratılan, yani SOKAGA CIKAN SANAT demek.  Toplumun her katmanının estetikle, sanatla karşılaşması, bulusması gerektiğine inananlar ve düşünenler bu tür işlere kalkışıyor. Uvercinkalar. Kapadokya’da Kamusal Sanat adına atılmıs ciddi bir adım bu anlamda.

Uvercinka’ları kurar ve yasatırken amaç, sanat yapıtının bir seçkin izleyici kitlesinin onu 'tüketmesine' muhtaç olmadıgı, ve hatta tüketim anlayısını toptan reddi.  Daha önceki dönemlerin klasik sanat yaklaşımı kitlenin daha yukarıda, birileri tarafından kararlaştırılmış bir 'estetik doğru' çevresinde dönüştürülmesini öngörür. Hele de totaliter rejimlerin genel yaklaşımı da bu yöndedir. Sanat, kitleye açıldıgında, devletin tekeline girer.  Uvercinkalar, buna karsı da bir durusu simgeliyorlar. Bagımsız sanat.  Elestirel sanat. Kafası karısık sanat.

Uvercinka Sanat Kollektifi’nin öz amacı, dolayısı ile kitleyle, toplumla sanat yoluyla demokratik ve saygı ve anlayıs üzerine insa edilmis bir ilişki kurmaktır. Ve her şeyden önce sanatın nasıl üretilmesi gerektiğini söyleyen bir buyruk yoktur ortada. Onun için bir Sanat Galerisi degil, Sanat Kahvesidir yaptıgımız.  İkincisi, sanatı, sanatçıyı bekleyen hazır bir kitle de söz konusu değildir. Bir yapıtın daha küçük ya da büyük olması da önemli degildir, hangi sanat koluna dahil oldugu da….Onemli olan, kamusal bir ortamda bir alanda, bir meydanda, bir sokak içinde, bir kahvede, bir bahçede paylasılabilmesi, herkesin ulasabilecegi bir nitelik arzetmesidir. Kamusal sanatın ilk aşaması budur. İkincisi, kamusal sanat bir tepkiyi, bir sorgulamayı veya bir cevabı da içerir. Yani bir sestir, bir düsüncedir. Sanatçı, bireysel, artistik, toplumsal sorumluluğu etrafında o tepkisini ortaya koyar. Bu bir paylaşma, bir katılım, bir etkileşim ve iletişim sürecidir. Bu nedenledir ki, iktidarların meydanlara taşıdığı sanattan çok farklı olarak, kamusal sanat mekânla daha önceki dönemlerden oldukça farklı bir ilişki kurar. Nihayet, kamusal sanat, sonuna kadar, sonsuza kadar 'orada' duracak bir nesne değildir.  Etrafına inzibat koymaya gerek olmaz. Yasar, yasanır, ve yolculuguna devam eder. Ozetle, kamusal sanat, bir dayatma içermez, bir davettir.

Hiç yorum yok

Yorum Gönder